Türk Ceza Kanunu’nda bir suçun hangi fiil veya fiiller ile işleneceği hükme bağlanmıştır. Suçun unsurlarından olan fiilin tamamlanması ile suç işlenmiş olmaktadır. Failin icra hareketlerine başlaması fakat suçun kanuni tanımındaki fiilin failin elinde olmayan sebepler ile tamamlanmaması halinde teşebbüs söz konusu olacaktır. TCK madde 35’te düzenlenen teşebbüs iki şekilde meydana gelmektedir.

  1. Faillin suçu işlemek amacı ile icra hareketlerine başlaması sonucunda elinde olmayan nedenler ile suçun tamamlanmamış olmasıdır. Örneğin komşusunun ziynet eşyalarını çalmak için evine giren hırsızın, eve girince komşusunun ziynet eşyalarını banka kasasına yatırmış olduğunu öğrenmesi sonucu suç tamamlanmamış olup teşebbüs aşamasında kalacaktır.
  2. Teşebbüsün olabilmesi için gereken ikinci unsur ise failin suça ilişkin bütün elverişli hareketleri yapmasına rağmen suçun istediği neticede sonuçlanmamasıdır. Örneğin birini öldürmek için, kişinin ölmesi gereken yerlerine bıçak ile saldırılması sonucu kişinin ölmemesi durumunda adam öldürmeye teşebbüs suçu oluşacaktır.

Suça teşebbüsün oluşabilmesi için belli başlı şartlar bulunmaktadır. TCK 357/1 teşebbüsün tanımını yapmıştır. Maddeye göre “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.”  Demektedir. Kanun maddesine göre; “işlemeyi kastettiği” ibaresi bulunmaktadır. Bu tanıma göre suça teşebbüsün söz konusu olabilmesi için öncelikli olarak kasten işlenebilen bir suç olması gerekmektedir. Taksirle işlenen suçlarda teşebbüs söz konusu olamayacaktır.

Kanun tanımı devamla “elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp” diye devam etmektedir. Suça teşebbüsün oluşabilmesi için ikinci şart ise failin suçu işlemek için icrai hareketlere başlaması gerekmektedir. Kişinin sadece suç işlemek istemesi kanuna göre yaptırım gerektiren bir fiil değildir. Kimi suç türlerinin oluşabilmesi kişinin harekete geçmesi de gerekmektedir. Örneğin öldürmek istediği kişinin karşısına geçerek silahı ona doğru doğrultması bir icrai harekettir.

Suça teşebbüsün olabilmesi için son şart ise yukarıda da anlatıldığı üzere suçun failin elinde olmayan nedenlerle tamamlayamamasıdır. Bu ise iki farklı şekilde olacağı yine yıkarıda anlatılmıştır.

Suçun teşebbüs aşamasında kalması durumunda ise TCK 35/2 maddesi uygulama alanı bulacaktır. Maddeye göre; “Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on üç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.” Teşebbüs aşamasında kalan suçlarda verilecek cezada indirim yapılacaktır.

Teşebbüs yukarıda da açıklandığı üzere şartları her olaya göre değişen bir olgudur. Teşebbüs ise kimi suçlarla iç içe bulunmaktadır. Yaralama suçu ile adam öldürmeye teşebbüs suçu buna ilişkin en bilinen örnektir. Kanunun tanımladığı icrai hareketlere geçme durumu ise bazı durumlarda yanlış uygulama alanı bulmaktadır. Bu nedenlerden dolayı bir olayın teşebbüs aşamasında kalıp kalmadığı veya daha az cezayı gerektiren bir durum olup olmadığına göre değerlendirme yapılabilmesi için kişilerin bu durumda uzman bir avukat yardımından faydalanmasında yarar vardır.

Henüz yorum yok

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir